Son zamanlarda oldukça yaygınlaşan ve aynı zamanda cezbeden mantar, kuzu göbeği, kulak ve benzeri mevsim bitkilerinin toplanıp yenmesi zehirlenmeleri de beraberinde getiriyor.
Aslında şifa kaynağı olan ve özellikle kuzu göbeği adı verilen mantar türünün ilaç yapımında kullanılması sebebiyle çok pahalıya satılması işin ticari olarak değerlendirilmesini de gündeme getirmektedir.
Mantar konularıyla ilgili Uşak Valiliğinden de bir açıklama yapıldı. Açıklama şöyle : Doğadan mantar toplayıp yeme alışkanlığının yaygın olduğu Ülkemizde her yıl çok sayıda kişi mantar zehirlenmesinden hayatını kaybetmektedir. Ormanlarımızda yetişen yüzlerce tür mantarın içinde yenilebilir onların yanısıra zehirli olanları da rastlanmaktadır. Zehirlenme olayları daha çok sonbaharda görülmesine rağmen bazı zehirli mantar türleri ilkbaharda çıkmaya başlarlar. Bazı zehirli mantarlar ve yenilebilen zehirsiz mantarlar birbirlerine çok benzerler. Bunlar ancak bir uzman tarafından ayırt edilebilir. Mantarları iyi tanıdığını iddia eden toplayıcılar bile bunları kolaylıkla karıştırabilirler. Yenilebilir mantarlar arasına karışan bir tek zehirli mantar bile çok acı sonuçlara yol açabilir. Halk arasında yenebilen mantarlar ve zehirli mantarlar birbirinden ayırt etmeye yarayan bir takım inanışlar vardır. Ancak bunlar genellikle yanlıştır. Örneğin mantar koparıldığı zaman iç kısmının rengi mavileşirse zehirli olduğuna inanılır, oysa zehirli mantarların hiçbiri koparıldığında renk değiştirmez. Mantar gümüş kaşık veya para ile kaynatıldığında gümüş kararırsa mantarın zehirli olduğu düşünülür. Gümüşün kararmasına neden olan madde bazı mantarlarda bulunan kükürttür. Çayırlarda yetişen mantarların zehirsiz olduğu yenilebilen ve zehirli mantarların ayrı ayrı topraklarda yetiştiği fikri yaygındır. Oysa zehirli ve yenilebilen mantarlar yan yana yetişir ve bu yüzden kolaylıkla karıştırılır. Tuzlu ve sirkeli suda kaynatmanın mantarın zehirliliğini ortadan kaldırdığı yada kurutulmuş, pişirilmiş mantarların zehirsiz olduğu iddia edilir. Oysa mantarlardaki zehirli bileşikler bir iki istisna dışında ısıya dayanıklıdır. Dolayısıyla kaynatmakla kurutmakla mantarın zehirliliği ortadan kalkmaz. Mantarı yoğurtla yemek de zehirlenmeye önlemez. Hatta yenilebilen zehirsiz mantarlar bile bazen hassas kişilerde deri döküntülerine yol açabilir. Ayrıca toprakta yetiştiğinde ve çabuk bozulduğunda beklemiş iyice yıkanmadan ve pişirilmeden tüketilen zehirsiz mantarlar besin zehirlenmelerine de yol açabilirler. Mantar zehirlenmeleri mantarı yedikten sonra ilk zehirlenme belirtilerinin görüldüğü ana kadar geçen sürenin uzunluğuna göre başlıca iki gruba ayrılır. 1. Grup: Erken ortaya çıkan zehirlenmeler: Mantarı yedikten sonra en geç iki saat içinde ilk belirtiler görülmeye başlar. Genellikle mide bulantısı, kusma ve ishal şeklindeki belirtilerin yanı sıra mantardaki zehirli bileşiğe göre değişen başka başka belirtilerde görülür. Uyku, hayal görme, Şuur kaybı vb. bu durumda yapılacak ilk iş en yakın hastaneye başvurmaktır. Mide yıkanmasıyla zehirli maddeler kana karışmadan mideden uzaklaştırılabilir. Bu tip zehirlenmelerde ölüm oranı düşüktür. 2. Grup: Geç ortaya çıkan zehirlenmeler: En tehlikeli zehirlenme tipidir. Mantarı yedikten 6-24 saat sonra mide bulantısı, kusma, şiddetli karın ağrısı ve kanlı ishal görülür. Bu mantarların taşıdığı bileşikler karaciğer zehiridir. Zehirlenme belirtileri başlar başlamaz hasta vakit kaybetmeden tam teşekküllü bir hastaneye kaldırılmalıdır. Gerekli tedavi kısa sürede yapılmazsa %95 ölümle sonuçlanır. Tüm bunlar göz önüne alındığında doğadan toplanılarak tüketilen mantarların bu konuda bilgi sahibi olduğunu iddia eden kişilerde bile ölümcül sonuçlara yol açabildiği unutulmamalı ve herhangi bir kötü durumla karşılaşmamak için bu yolla mantar toplanmasında ve tüketilmesinde kaçınılmalıdır. Sağlıklı günler dileriz. Salim DEMİR Uşak Vali