Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

SANCI

Mart, nisan ve mayıs ilkbaharın aylarıdır. Canlanmanın, yeniden hayat bulmanın, varoluşun en güzel zamanları. Uyanıştır bir bakıma. Ama bu yıl öyle olmadı. Bizde 10 Mart’ta başlayan sinsi bela hala varlığını sürdürmekte ve insanlığın son 100 yılda gördüğü en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçmektedir. Kim yaptı, nasıl becerdi, bilemiyoruz şimdilik. Sanırım belli bir süre sonra detaylar ortaya dökülür. İlk görüşüm yapanlarda belasını buldu diyebilirim. Açıkcası kazdıkları kuyuya düştü bedbahlar. Bizde SANCI devam ediyor. Gevşemeler başlasa da biz 65'lilere şimdilik piyango vurmadı. Bu yıl nisan ayında çocuklarımıza verilen dünyadaki ilk çocuk bayramı coşkusunu yaşayamadık. Rengarenk elbiseleri ile ATA’ya saygısını sunma hevesleri kursaklarında kaldı. Ramazan ayı başladı ne teravi ne cuma kılınamadı, toplar atılamadı. Sahurda zaman zaman kızdığımız davulcuların sesine hasret kaldık. Bayram ise bambaşka kutlamalara bıraktı sevecenliğini. Ne baklava ne börek açılamadı. Çocuklar bayram şekerine ve harçlığına ulaşamadılar. Eller öpülüp, çocuklar, torunlar okşanamadı. Ve mayıs geldi. İşçinin emekçinin bayramı alanlarda kutlanamadı. Faceden yazışmalarla gönüller alındı. Hıdırellez coşkusu yaşanamadı. Ve 3 fidan sadece gönüllerde anılabildi. Babamı yitirmiştim 7 Mayıs’ta.. Mezarına gidip ziyaret edemedim. Sokağa çıkma yasakları nedense hep o günlere denk geldi veya denk getirildi. Sonra 19 Mayıs ATATÜRK’ü anma, gençlik ve spor bayramı geldi. Balkonlarımızdan katılabildik, İstiklal marşı ve gençlik marşını okuyarak. Bunları alanlara çıkıp gönlümüzce kutlayamazken çok şükür İstanbul’un fethini olsun kutlamak nasip oldu. Bir çağ açan o günü.. Ve haziran ayı ile birlikte normalleşme, hayata dönüş ışıkları görülmeye başladı. 15 ildeki seyahat kısıtlaması da sonlandı. Toplu bulunulan alanlarda bir takım kurallara uyarak hareketliliklerin önündeki engeller kaldırıldı. Sosyal mesafe ve maske takılarak, hijyene uyularak aktivitelere serbestlik tanındı. Sadece 18-65'lilere kısıtlamalara devam edileceği belirtildi. Şimdi bizler 70 günü aşan bu kısıtlamalar sonrasında ne yapalım. Biz korunuyor muyuz, seviliyor muyuz yoksa cezalandırılıyor muyuz anlayamadık. Yazlıklarına gidecekler tedirgin, çalışan yaşlılar tedirgin. SANCI devam ediyor. Bu olağanüstü günlerde çalışmalarını takdir ettiğimiz; başta sağlık bakanı, sağlık çalışanları, bilim kurulu üyeleri bizden hem alkışı hak etmiş hem de ülke insanının takdirini kazanmıştı. Bir çok bilim kurulu üyesi televizyonlara çıkarak halkı bilgilendirmiş, bilinçlendirmişti. Bilim kurulu ve bakanlar kurulundan çıkan kararlar ile ilk zamanlarda alınması gereken sokağa çıkma yasakları sonradan da olsa uygulanmaya başlamıştı. Herşeye rağmen hayat devam ediyordu. Fabrikalar üretecek, çiftçi ekip dikecek, bir şekilde ürünler pazarlanacaktı. Yöresel olarak o insanlara serbestlik tanındı. Ve bütün bunlar ülke insanı için gerekliydi. Bir takım aksaklıklara rağmen büyük ölçüde gerçekleştirilmeye çalışıldı. Başarılı olunup olunmadığı gelecek günlerde ortaya çıkacak. Ancak diğer ülkelerde yaşanan can kayıpları dikkate alındığında ülkemizin en az kayıplı ülkeler sıralamasında önde olduğu gerçeği de yadsınamaz. Bu başarılı savunma bizleri mutlandırmaktadır. Güya gelişmiş addedilen ülkelerdeki aşırı can kayıplarına baktığımızda şükretmemiz gerekir. Normalleşmeye giderken alınan kararlar içinde aksaklıklar olduğu göze çarpmaktadır. Kreşler açılacak ama onların ebeveynlerine hala yasak var. Sokağa çıkma yasağı var, marketler açık! Köprülerden geçiş parasız. Seyahat izni var ama 65'likler içeride. Her yerde yaşam normale doğru giderken 65'liklere yine hasret düştü. Oysa içeriye hapsolan bizler yani 65'likler bu ülkede kurallara en çok uyan bir nesiliz. Bir kaç kez dışarı çıktığımızda yaptığımız gözlemler ve kurallara uyma yüzdesi fevkalade idi. Kaldırımda karşılaştığımda bile yolumuzu değiştirebilecek bilince sahip insanlarız. Kaldı ki bizi dışarı çıkarmadınız, peki evdeki çalışan çocuklarımız her gün dışarıya gerek çalışma ve gerekse ihtiyaçları karşılamak için çıkıyor, onlar bize dışarıdan virüs getirirlerse bizim karantinada kalmamızın bir anlamı olacak mı?. . SANCI devam ediyor. Seyahat serbestleşecek.. Trenler zam yapmadı. Ancak otobüsler yolcu kapasitesi yarıya düşünce diğer koltukların parasını da seyahat edenlere yüklemiş oldu ve ücretler ikiye katlandı. Çözüm bulunur mu bilemem.. Düğünler yapılacak ama davetli sayısı yarıya düşecek. Düğün sahibi davet edeceği insanları seçmek zorunda kalacak ve düğün sonrası bazı dostluklara helal gelecek. Kahvehaneler açılacak ama oyun oynanamayacak. Kahveci akşama kadar üç-beş çaya talim edecek. Ve SANCI devam edecek. Bütün bunların sorumlusu ilk başlarda dediğim gibi, bu işleri yıllar öncesinden planlayan birileri. Tek kelimeyle kahrolsun. 5 milyondan fazla vaka sayısı ve 500 bine yaklaşan ölüm ile dünyanın eksenini yerinden oynattı. Ve bazı ülkelerde yeniden hortlama emareleri var. SANCI devam ediyor. Bize düşen; her şeye rağmen HİJYENE son derece riayet etmek, SOSYAL mesafeyi korumak ve MASKE takarak kurallara uymak. Birde ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE kavuşmak. Haydi bizlere de yaşama sevinci yaşatın. SANCI bitsin.
Ekleme Tarihi: 02 Haziran 2020 - Salı

SANCI

Mart, nisan ve mayıs ilkbaharın aylarıdır. Canlanmanın, yeniden hayat bulmanın, varoluşun en güzel zamanları. Uyanıştır bir bakıma. Ama bu yıl öyle olmadı. Bizde 10 Mart’ta başlayan sinsi bela hala varlığını sürdürmekte ve insanlığın son 100 yılda gördüğü en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçmektedir. Kim yaptı, nasıl becerdi, bilemiyoruz şimdilik. Sanırım belli bir süre sonra detaylar ortaya dökülür. İlk görüşüm yapanlarda belasını buldu diyebilirim. Açıkcası kazdıkları kuyuya düştü bedbahlar. Bizde SANCI devam ediyor. Gevşemeler başlasa da biz 65'lilere şimdilik piyango vurmadı.
Bu yıl nisan ayında çocuklarımıza verilen dünyadaki ilk çocuk bayramı coşkusunu yaşayamadık. Rengarenk elbiseleri ile ATA’ya saygısını sunma hevesleri kursaklarında kaldı. Ramazan ayı başladı ne teravi ne cuma kılınamadı, toplar atılamadı. Sahurda zaman zaman kızdığımız davulcuların sesine hasret kaldık.
Bayram ise bambaşka kutlamalara bıraktı sevecenliğini. Ne baklava ne börek açılamadı. Çocuklar bayram şekerine ve harçlığına ulaşamadılar. Eller öpülüp, çocuklar, torunlar okşanamadı.
Ve mayıs geldi. İşçinin emekçinin bayramı alanlarda kutlanamadı. Faceden yazışmalarla gönüller alındı. Hıdırellez coşkusu yaşanamadı. Ve 3 fidan sadece gönüllerde anılabildi. Babamı yitirmiştim 7 Mayıs’ta.. Mezarına gidip ziyaret edemedim. Sokağa çıkma yasakları nedense hep o günlere denk geldi veya denk getirildi. Sonra 19 Mayıs ATATÜRK’ü anma, gençlik ve spor bayramı geldi. Balkonlarımızdan katılabildik, İstiklal marşı ve gençlik marşını okuyarak. Bunları alanlara çıkıp gönlümüzce kutlayamazken çok şükür İstanbul’un fethini olsun kutlamak nasip oldu. Bir çağ açan o günü..
Ve haziran ayı ile birlikte normalleşme, hayata dönüş ışıkları görülmeye başladı. 15 ildeki seyahat kısıtlaması da sonlandı. Toplu bulunulan alanlarda bir takım kurallara uyarak hareketliliklerin önündeki engeller kaldırıldı. Sosyal mesafe ve maske takılarak, hijyene uyularak aktivitelere serbestlik tanındı. Sadece 18-65'lilere kısıtlamalara devam edileceği belirtildi. Şimdi bizler 70 günü aşan bu kısıtlamalar sonrasında ne yapalım. Biz korunuyor muyuz, seviliyor muyuz yoksa cezalandırılıyor muyuz anlayamadık. Yazlıklarına gidecekler tedirgin, çalışan yaşlılar tedirgin. SANCI devam ediyor.
Bu olağanüstü günlerde çalışmalarını takdir ettiğimiz; başta sağlık bakanı, sağlık çalışanları, bilim kurulu üyeleri bizden hem alkışı hak etmiş hem de ülke insanının takdirini kazanmıştı. Bir çok bilim kurulu üyesi televizyonlara çıkarak halkı bilgilendirmiş, bilinçlendirmişti. Bilim kurulu ve bakanlar kurulundan çıkan kararlar ile ilk zamanlarda alınması gereken sokağa çıkma yasakları sonradan da olsa uygulanmaya başlamıştı. Herşeye rağmen hayat devam ediyordu. Fabrikalar üretecek, çiftçi ekip dikecek, bir şekilde ürünler pazarlanacaktı. Yöresel olarak o insanlara serbestlik tanındı. Ve bütün bunlar ülke insanı için gerekliydi. Bir takım aksaklıklara rağmen büyük ölçüde gerçekleştirilmeye çalışıldı. Başarılı olunup olunmadığı gelecek günlerde ortaya çıkacak. Ancak diğer ülkelerde yaşanan can kayıpları dikkate alındığında ülkemizin en az kayıplı ülkeler sıralamasında önde olduğu gerçeği de yadsınamaz. Bu başarılı savunma bizleri mutlandırmaktadır. Güya gelişmiş addedilen ülkelerdeki aşırı can kayıplarına baktığımızda şükretmemiz gerekir.
Normalleşmeye giderken alınan kararlar içinde aksaklıklar olduğu göze çarpmaktadır. Kreşler açılacak ama onların ebeveynlerine hala yasak var. Sokağa çıkma yasağı var, marketler açık! Köprülerden geçiş parasız. Seyahat izni var ama 65'likler içeride. Her yerde yaşam normale doğru giderken 65'liklere yine hasret düştü. Oysa içeriye hapsolan bizler yani 65'likler bu ülkede kurallara en çok uyan bir nesiliz. Bir kaç kez dışarı çıktığımızda yaptığımız gözlemler ve kurallara uyma yüzdesi fevkalade idi. Kaldırımda karşılaştığımda bile yolumuzu değiştirebilecek bilince sahip insanlarız. Kaldı ki bizi dışarı çıkarmadınız, peki evdeki çalışan çocuklarımız her gün dışarıya gerek çalışma ve gerekse ihtiyaçları karşılamak için çıkıyor, onlar bize dışarıdan virüs getirirlerse bizim karantinada kalmamızın bir anlamı olacak mı?. . SANCI devam ediyor.
Seyahat serbestleşecek.. Trenler zam yapmadı. Ancak otobüsler yolcu kapasitesi yarıya düşünce diğer koltukların parasını da seyahat edenlere yüklemiş oldu ve ücretler ikiye katlandı. Çözüm bulunur mu bilemem..
Düğünler yapılacak ama davetli sayısı yarıya düşecek. Düğün sahibi davet edeceği insanları seçmek zorunda kalacak ve düğün sonrası bazı dostluklara helal gelecek. Kahvehaneler açılacak ama oyun oynanamayacak. Kahveci akşama kadar üç-beş çaya talim edecek. Ve SANCI devam edecek.
Bütün bunların sorumlusu ilk başlarda dediğim gibi, bu işleri yıllar öncesinden planlayan birileri. Tek kelimeyle kahrolsun. 5 milyondan fazla vaka sayısı ve 500 bine yaklaşan ölüm ile dünyanın eksenini yerinden oynattı. Ve bazı ülkelerde yeniden hortlama emareleri var. SANCI devam ediyor.
Bize düşen; her şeye rağmen HİJYENE son derece riayet etmek, SOSYAL mesafeyi korumak ve MASKE takarak kurallara uymak. Birde ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE kavuşmak. Haydi bizlere de yaşama sevinci yaşatın. SANCI bitsin.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.