Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

SANATÇI VE VEKİLLER : “ÖDÜN VERMEYECEĞİZ”

Bölgesel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 21.12.2013 - 09:06, Güncelleme: 15.08.2022 - 13:07 2467+ kez okundu.
 

SANATÇI VE VEKİLLER : “ÖDÜN VERMEYECEĞİZ”

Aralarında Uşak Milletvekili Dilek AKAGÜN YILMAZ’ın da bulunduğu 1000'e yakın tanınmış sanatçı ve siyasetçi, son günlerdeki gelişmeler üzerine bir bildiri yayınladı. Bildiri şöyle : Laik devlet, özgür toplumun temeli, demokrasinin güvencesi, Büyük Atatürk’ün Türk Ulusuna bıraktığı en büyük emanetidir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinin vazgeçilmez yapı taşı olan laiklik, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve çağdaş hukuk devletinin temelini oluşturmuş ve “kul”dan “birey”, ümmet” ten “ulus” yarata-rak insanımıza en büyük onuru yaşatmıştır. Cumhuriyetin “Aydınlanma Felsefesi”ni içlerine sindiremeyenler, dini siyasi rant aracı olarak kullanarak halkımızı din ile aldatmayı yıllar boyu sürdürmüşlerdir.ü Din ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda güvencesi olan laikliği ortadan kaldırmayı kendilerine hedef seçmişlerdir. Mevcut iktidar, önceki gerici partilerden kendisine miras kalan laik devleti yıkma girişimlerini hızla sürdürmektedir. Özel yaşamlara ve aile yaşamına müdahale etmeyi kendine hak gören, tek tip birey ve tek tip bir gençlik yaratmayı amaçlayan, fetvayı, yasaların üstünde gören, toplumsal sorunlara bilimsel değil, dinsel referanslarla çözüm arayan, tüm kamu kurumlarında hızla kadrolaşan ve bir DİN DEVLETİ yaratma hayalini adım adım uygulayan AKP’nin baskıcı ve anti-demokratik müdahaleleri Anayasayı, yasaları ve başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yüksek yargı kurumları kararlarını açıkça ihlal etme boyutuna ulaşmıştır. Kadın kıyafetini siyaset yapmanın aracı kılarak, kadın sömürüsünün en çarpıcı örneklerini sergileyen iktidar partisi, okullarda başlattığı türban baskısını, kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişleterek Anayasal suç işlemiş, daha sonra bu suça TBMM’ni de ortak ederek sorumluluğuna siyasi paydaşlar aramıştır. İktidar sahiplerinin kadın haklarına bakışı, “örtüsüz kadın perdesiz eve benzer; ya satılıktır ya da kiralık” biçimindeki akıl almaz hakaret cümlesiyle özetlenmiş durumdadır. Öğretim sisteminde 4+4+4 darbesiyle başlatılan gericileşme, devlet kuruluşu olan okullarda hem kız çocuklarına hem de öğretmenlere türban baskısıyla pekiştirilmektedir. Görünüşte dini, gerçekte ise siyasi bir simge olarak kullanılan bu araçla, kamu hizmetinde eşitlik ve tarafsızlık ilkelerinin zemini ortadan kaldırılmıştır. 1994 yılında “tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek” diyerek yola çıkan siyasi iktidarın temsil ettiği gerici zihniyet rengini giderek koyulaştırmakta ve halkın günlük yaşamının baskı altına alınmasına uzanmaktadır. Bu iktidar öğrenci yurtlarında ve evlerinde “kız-erkek yan yana olmaz” biçiminde utanç verici aşağılamalarla; öğretimin “kızlı-erkekli yapılmasının yanlış olduğu”, “kent içi otobüslerin kadın-erkek ayırımına göre düzenlenmesi” gibi çağ dışı ve gerici uygulamaları dayatmaktadır. Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak tescillenmiş iktidar, bu saptamanın ne kadar yerinde olduğunu göstermeye devam etmektedir. Siyasi iktidar, dünyevi kurallara dayandırılması gereken devlet işlerini, dini gerekçelere dayandırmaya başlamıştır. Gerçekten de yapılmakta olan şey, devlet işlerinin kaynağının siyasetçe yorumlanmış dini buyruklara dayandırılmasıdır. Kimse bu gerçeğin üstünü örtemez; kimse de bunun gözden kaçırılmasına hizmet etmemelidir. Çağdaş, ilerici ve demokratik devletlerde hukuksal düzenlemelerin kaynağı yoruma bağlanmış dini kural ve buyruklar değil, toplumun sosyal ve iktisadi gereksinimleri çerçevesindeki dünyevi kurallardır. Bu, her tür din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alan laik devlet ilkesi demektir. Karşı karşıya bulunduğumuz durum ise, Türkiye’yi ihvanlaştırma gayretinden ve anayasal laik devlet ilkesini açıkça ihlal etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Halkımızın büyük bir bölümü laik devlet ilkesini benimsemiş ve içselleştirmiştir. Böyleyken, halkın siyasal temsilcileriyle kanaat önderlerinin şu ya da bu nedenle yılgınlığa düşmeye, davadan geri durmaya, doğruları savunmaktan vazgeçmeye hakları yoktur. Laik, ilerici, demokratik, özgürlükçü bir Cumhuriyeti savunan siyasal parti ve toplum kesimlerinin “yeni sahte mağduriyetler yaratmama ve bu yöndeki AKP çabalarını boşa çıkarma” gerekçesiyle takındıkları tutum da sonuç vermemiş, laikliği yok etmeyi hedefleyen iktidar, anında daha ileri adımlar atmaya yönelmiştir. Gelinen bu noktada laiklik ilkesinden taviz vermek gericiliğe teslim olmak demektir, böylesi bir teslimiyetin bedeli ise ödenemeyecek kadar büyüktür. Bizler, din bezirganı iktidar ve siyasetçilerin, • hoşgörü kandırmacası ardında toplumun bireylerini "başörtülü bacım-başörtüsüz kadın" veya "dindar nesil - ayyaş nesil" biçiminde ayırıma tabi tutmasını kabul etmeyeceğimizi; • dini değerlerimizi siyasi çıkarlarına alet etmelerine göz yummayacağımızı; • laik devleti ortadan kaldırmalarına asla rıza göstermeyeceğimizi; • laik ve demokratik Cumhuriyetten, Atatürk ilke ve devrimlerinden asla ödün vermeyeceğimizi • din devleti kurmaya kalkışanların, halka hesap vermesi için çalışacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.   İlk imzacılar: 1. Gürkut ACAR, Antalya Milletvekili 2. Ahmet ADA, Şair - Yazar 3. Dilek AKAGÜN YILMAZ, Uşak M.vekili 4. Ertuğrul AKAGÜNDÜZ Müh.işadamı 5. Doç. Dr. Cüneyt AKALIN, Akademis. 6. Tarık AKAN, Sanatçı 7. Edip AKBAYRAM, Sanatçı 8. Alper AKÇAM, Yazar 9. Gürhan AKDOĞAN Mak.Müh. işadamı 10. Üstün AKMEN Tiy. Eleşt.Derneği Bşk. 11. Suzan AKSOY Sanatçı 12. Yüksel AKSU İzmir milletvekili 13. Prof Dr.Sina AKŞİN 14. Zeki ALASYA, Sanatçı 15. Prof. Dr. Mustafa ALTINTAS, 16. Kemal ANADOL, 23.D.M.vekili 17. Av.Alpay ANTMEN Mersin B.Bşk. 18. Müjde AR, Sanatçı 19. Nurdan ARCA, Sanatçı 20. Cüneyt ARCAYÜREK, Yazar 21. Hayati ASILYAZICI Yazar Eleş. 22. Can ATAKLI, Gazeteci  
Aralarında Uşak Milletvekili Dilek AKAGÜN YILMAZ’ın da bulunduğu 1000'e yakın tanınmış sanatçı ve siyasetçi, son günlerdeki gelişmeler üzerine bir bildiri yayınladı. Bildiri şöyle : Laik devlet, özgür toplumun temeli, demokrasinin güvencesi, Büyük Atatürk’ün Türk Ulusuna bıraktığı en büyük emanetidir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinin vazgeçilmez yapı taşı olan laiklik, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve çağdaş hukuk devletinin temelini oluşturmuş ve “kul”dan “birey”, ümmet” ten “ulus” yarata-rak insanımıza en büyük onuru yaşatmıştır. Cumhuriyetin “Aydınlanma Felsefesi”ni içlerine sindiremeyenler, dini siyasi rant aracı olarak kullanarak halkımızı din ile aldatmayı yıllar boyu sürdürmüşlerdir.ü Din ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda güvencesi olan laikliği ortadan kaldırmayı kendilerine hedef seçmişlerdir. Mevcut iktidar, önceki gerici partilerden kendisine miras kalan laik devleti yıkma girişimlerini hızla sürdürmektedir. Özel yaşamlara ve aile yaşamına müdahale etmeyi kendine hak gören, tek tip birey ve tek tip bir gençlik yaratmayı amaçlayan, fetvayı, yasaların üstünde gören, toplumsal sorunlara bilimsel değil, dinsel referanslarla çözüm arayan, tüm kamu kurumlarında hızla kadrolaşan ve bir DİN DEVLETİ yaratma hayalini adım adım uygulayan AKP’nin baskıcı ve anti-demokratik müdahaleleri Anayasayı, yasaları ve başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yüksek yargı kurumları kararlarını açıkça ihlal etme boyutuna ulaşmıştır. Kadın kıyafetini siyaset yapmanın aracı kılarak, kadın sömürüsünün en çarpıcı örneklerini sergileyen iktidar partisi, okullarda başlattığı türban baskısını, kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişleterek Anayasal suç işlemiş, daha sonra bu suça TBMM’ni de ortak ederek sorumluluğuna siyasi paydaşlar aramıştır. İktidar sahiplerinin kadın haklarına bakışı, “örtüsüz kadın perdesiz eve benzer; ya satılıktır ya da kiralık” biçimindeki akıl almaz hakaret cümlesiyle özetlenmiş durumdadır. Öğretim sisteminde 4+4+4 darbesiyle başlatılan gericileşme, devlet kuruluşu olan okullarda hem kız çocuklarına hem de öğretmenlere türban baskısıyla pekiştirilmektedir. Görünüşte dini, gerçekte ise siyasi bir simge olarak kullanılan bu araçla, kamu hizmetinde eşitlik ve tarafsızlık ilkelerinin zemini ortadan kaldırılmıştır. 1994 yılında “tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek” diyerek yola çıkan siyasi iktidarın temsil ettiği gerici zihniyet rengini giderek koyulaştırmakta ve halkın günlük yaşamının baskı altına alınmasına uzanmaktadır. Bu iktidar öğrenci yurtlarında ve evlerinde “kız-erkek yan yana olmaz” biçiminde utanç verici aşağılamalarla; öğretimin “kızlı-erkekli yapılmasının yanlış olduğu”, “kent içi otobüslerin kadın-erkek ayırımına göre düzenlenmesi” gibi çağ dışı ve gerici uygulamaları dayatmaktadır. Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak tescillenmiş iktidar, bu saptamanın ne kadar yerinde olduğunu göstermeye devam etmektedir. Siyasi iktidar, dünyevi kurallara dayandırılması gereken devlet işlerini, dini gerekçelere dayandırmaya başlamıştır. Gerçekten de yapılmakta olan şey, devlet işlerinin kaynağının siyasetçe yorumlanmış dini buyruklara dayandırılmasıdır. Kimse bu gerçeğin üstünü örtemez; kimse de bunun gözden kaçırılmasına hizmet etmemelidir. Çağdaş, ilerici ve demokratik devletlerde hukuksal düzenlemelerin kaynağı yoruma bağlanmış dini kural ve buyruklar değil, toplumun sosyal ve iktisadi gereksinimleri çerçevesindeki dünyevi kurallardır. Bu, her tür din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alan laik devlet ilkesi demektir. Karşı karşıya bulunduğumuz durum ise, Türkiye’yi ihvanlaştırma gayretinden ve anayasal laik devlet ilkesini açıkça ihlal etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Halkımızın büyük bir bölümü laik devlet ilkesini benimsemiş ve içselleştirmiştir. Böyleyken, halkın siyasal temsilcileriyle kanaat önderlerinin şu ya da bu nedenle yılgınlığa düşmeye, davadan geri durmaya, doğruları savunmaktan vazgeçmeye hakları yoktur. Laik, ilerici, demokratik, özgürlükçü bir Cumhuriyeti savunan siyasal parti ve toplum kesimlerinin “yeni sahte mağduriyetler yaratmama ve bu yöndeki AKP çabalarını boşa çıkarma” gerekçesiyle takındıkları tutum da sonuç vermemiş, laikliği yok etmeyi hedefleyen iktidar, anında daha ileri adımlar atmaya yönelmiştir. Gelinen bu noktada laiklik ilkesinden taviz vermek gericiliğe teslim olmak demektir, böylesi bir teslimiyetin bedeli ise ödenemeyecek kadar büyüktür. Bizler, din bezirganı iktidar ve siyasetçilerin, • hoşgörü kandırmacası ardında toplumun bireylerini "başörtülü bacım-başörtüsüz kadın" veya "dindar nesil - ayyaş nesil" biçiminde ayırıma tabi tutmasını kabul etmeyeceğimizi; • dini değerlerimizi siyasi çıkarlarına alet etmelerine göz yummayacağımızı; • laik devleti ortadan kaldırmalarına asla rıza göstermeyeceğimizi; • laik ve demokratik Cumhuriyetten, Atatürk ilke ve devrimlerinden asla ödün vermeyeceğimizi • din devleti kurmaya kalkışanların, halka hesap vermesi için çalışacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.   İlk imzacılar: 1. Gürkut ACAR, Antalya Milletvekili 2. Ahmet ADA, Şair - Yazar 3. Dilek AKAGÜN YILMAZ, Uşak M.vekili 4. Ertuğrul AKAGÜNDÜZ Müh.işadamı 5. Doç. Dr. Cüneyt AKALIN, Akademis. 6. Tarık AKAN, Sanatçı 7. Edip AKBAYRAM, Sanatçı 8. Alper AKÇAM, Yazar 9. Gürhan AKDOĞAN Mak.Müh. işadamı 10. Üstün AKMEN Tiy. Eleşt.Derneği Bşk. 11. Suzan AKSOY Sanatçı 12. Yüksel AKSU İzmir milletvekili 13. Prof Dr.Sina AKŞİN 14. Zeki ALASYA, Sanatçı 15. Prof. Dr. Mustafa ALTINTAS, 16. Kemal ANADOL, 23.D.M.vekili 17. Av.Alpay ANTMEN Mersin B.Bşk. 18. Müjde AR, Sanatçı 19. Nurdan ARCA, Sanatçı 20. Cüneyt ARCAYÜREK, Yazar 21. Hayati ASILYAZICI Yazar Eleş. 22. Can ATAKLI, Gazeteci  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.